Sun
Kahvemi yudumluyor ve ofisimdeki koca pencereden dışarıyı izliyordum. Bulutların cevize benzediği hayali, kuşların kanatları yüzünden dağılıyordu. Özgür olmak için bulutları taciz eden hayvanlar uçabilirler. Bizde izleyebiliriz! İnanın bana bunda pek bir fark yok!
Ayaklarımı uzatmış, kahvenin kokusuna uzanmış, zihnime biçim veren güneşin doğmasını bekliyordum. Üçgen olan her şeyi çok seviyor. Bu yüzden, en az üç seçeneğim olmalı diye düşünüyordum! Ama üçgenin ikiz kenar olması, bir şeyi değiştirmiyordu!
Masamın önünde duran prizma biçimli cam ödüllere, meditasyon yapmak için sahip olmuştum. Zamanda geriye dönüp başarılı olduğumu insanlara benim anlatmam gerekmiyordu. Bu yüzden iç içe geçmiş üçgenlerin oluşturduğu şekillere hep değer verirdim. Yavaş yavaş hareketlenen koridorun sonunda hararetli bir yaşam olduğu için, ben koridorun başında olmak istedim hep! Ödüller aslında bu işe de yarıyordu.
Bu sabah işe başlamak için, ofisimin kapısını açtığımda, büyük bir boşluğun, yani uçurumun, kapının önünde durduğunu hissettim. Sanki çılgın bir akarsuya kapılacakmış gibi, atladım içine! Lakin, daha çok sivri bir kayaya tutunmuştum. Hayatta kalmak için bu işi yapıyordum, ama onun hayatımı kurtaracağını nereden bilebilirdim.
Küçük çakıl taşları dışında suratıma zarar veren hiç bir şey yoktu. Elini uzatıyordu ama ona dokunmaktan çekiniyordum. Bir süre daha bu sivri şeye tutunacak ta olsam, inanın bana ona böylece bakmaya devam edebilirdim.
- Nasılsınız, bay Sun?
- Harika! Teşekkür ederim. Ya siz nasılsınız, bayan Moon?
- Bende öyle, çok teşekkürler. Size işim düştü ve yardım istemeye geldim.
- Tabi ki! Size nasıl yardımcı olabilirim, bayan Moon?
Sanırım parfümü hakkında soru sorarsa buna hazırlıklıydım. Eğer üçgenlerden bahsedeceksek, bu da hazır olduğum konulardan birisiydi. Ya kahveler, büyük ofis pencereleri, prizmalarla ilgiliyse bu konular gayet ilgimi çekerdi. Lakin, bu ofisteki koca pencereden hiç bir şey görünmüyordu! Adeta boşluğa bakıp duruyordunuz. Ne diye o kadar kocamandı hiç bilmiyorum. Ve konuyu değiştirmeye karar verdim.
- Buyurun bayan Moon, lütfen oturun! Sizi dinliyorum.
- Bay Sun, sorun şu ki benim bazı hedeflerim hakkında desteğe ihtiyacım var.
- Ne gibi?
- İşle alakalı hedefler ve size güveniyorum!
Az önce hayatımı kurtaran o değilmiş gibi, benden yardım istemesi ilginçti. Kadınlar sadece gülümseyerek bile başarılı hissetmenize sebep olabilir. Ama o yardım istiyordu. Kahramanlık edecek yaşta değildim. Sorun çözmek içinse çok isteksiz ve ona gülümseyerek yalan söyledim. “Size yardım etmekten, büyük memnuniyet duyarım” Bayan Moon!
Moon
Bu gece hava sakin, erken uyumak için aradığım sessizlik ve bu sesi her duyduğumda ettiğim dualar, küçük niyetimi bilin lütfen.
O da ne! Musluk su damlatıyor yine! Aslında görevi bu biliyorum. Neyse! Biraz sıkıştırır, sonra da birilerinin yardımını isterim. Geçici çözümler bulmak ve başladığım her işi tamamlamak, tek amacım oldu zaten. Anlaşılan gece o kadar da sakin değil.
Dişlerimi fırçalarken hep, daha güzel dişlere nasıl sahip olabilirim diye düşünüyorum. Fırçayı ve hatta macunu değiştirmektense düşüncemi değiştirmeyi hep deniyorum. Lakin, yakında ağzımı değiştirirsem şaşırmam doğrusu.
Yatarken aynaya bakmayı kes, Moon! Her defasında herkesin tartarak kontrol ettiğini gözlerinle yapıyorsun. Ve bu seni kilolu gösteriyor.
Kendi kendime konuşarak geçirdiğim bu vakitler artık bitmeli daha fazla yalnız kalmak istemiyorum. Sanrım kariyerimde yapacağım küçük bir sıçrama tüm bu problemleri çözebilir. Bu konuda birilerinden yardım istemeliyim.
Neredeydi şu kitap, hah buradaymış, biraz okuduktan sonra hemen uykuya dalabiliyordum. Sırf bu yüzden okumadığım kitap kalmadı sanırım. Görende beni kitap kurdu sanacak! Uyku ilacın kitapsa, rüyan yazmak oluyor. Sevinmek için hayal kuruyorsan, tam bir yazar oluyorsun. Tabi bunlar hep rüya! Siz bir de gerçeğini görün, tam bir facia.
Yarın, bay Sun ile konuşmalıyım. Koridorun başında duran odayı nasıl hak ettiğini anlamak istiyorum. iyi uyu Moon!
Sabah ofise vardığımda, küçük bakirenin el değmemiş dünyasını düşünüyordum. Uzun koridoru, sondan başa doğru yürürken, kalabalık beni tartaklıyor. Ve durmadan çabalamam gerektiğini hatırlatıyordu. Büyük şeffaf bir ofiste, olan biten her şeyi görmek için, camların içinden geçiyordunuz. Ve bu bir kadın için oldukça sıra dışı, hatta uyarıcıydı.
Bay Sun’un ofisi, koridorun başındaydı. Oraya doğru ilerlerken planlar yapmak istesem de, sürekli gözlerim başka yerlere takılıyordu.
Tam ofise yaklaşmıştım ki! Bay Sun hızla kapıyı açtı!
Bana koca bir dağın tepesinden bakıyor. Geniş kanatlarıyla tam olarak karşımda süzülüyordu. O adamda bir iş vardı, aklından neler geçiyor anlamak pek mümkün değildi. Sırıtarak elimi uzattım ve inanın bana ona böylece bakmaya devam edebilirdim.
- Nasılsınız, bay Sun?
- Harika! Teşekkür ederim. Ya siz nasılsınız, bayan Moon?
- Bende öyle, çok teşekkürler. Size işim düştü ve yardım istemeye geldim.
- Tabi ki! Size nasıl yardımcı olabilirim, bayan Moon?
Sanırım parfüm ve kalabalık kokusundan dolayı bu karşılaşmaya pek hazır değildim. Şu an hazır olduğum tek şey geometriydi. Keşke üçgenlerden bahsetseydik. Ya da kahve içsek, bu cam ortamdan, masanın üstündeki prizmadan falan, bu konular gayet ilgimi çekerdi. Lakin bu ofiste, insan kendini çıplak hissediyordu. Adeta bekaretinize bakıp duruyordunuz. Ne diye o kadar şeffaftı hiç bilmiyorum. Ve gelecek soruyu beklemeye karar verdim.
- Buyurun bayan Moon, lütfen oturun! Sizi dinliyorum.
- Bay Sun, sorun şu ki benim bazı hedeflerim hakkında desteğe ihtiyacım var.
- Ne gibi?
- İşle alakalı hedefler ve size güveniyorum!
Beni geniş kanatlarının altına alacak gibi görünüyordu. Delici bakışlarla canımı alan o değilmiş gibi, bana yardım etmek istemesi ilginçti. Erkekler sadece bakışlarıyla bile güçsüz hissetmenize sebep olabilir. Ama o yardım edecekti. Teklifi reddedecek durumda değildim. Bu sorunu çözmek içinse çok tecrübesizdim. Ve ona masumca gülümseyerek. “Hedeflerim konusunda bana yardım ederseniz, bundan büyük memnuniyet duyarım” Bay Sun!
🙂 Ya çok güzel, ve heyecanlı ve sembolik ve yazılarını özlediğimi fark ettim sevgili Mutlu. Semboller çok hoşuma gitti. Bu arada üçgen, kadim lisanda insan’ı temsil eder, küçük bir sır olsun bu 🙂
Ah çok teşekkür ederim hem keyfini hem sırrını paylaştığın için umarım beklediğine değmiştir 🙂 keyf olsun.