Ne diyebilirim ki.
Anlatacak pek bir şey yok!
Tepeden aşağıya gidiyorum ve suçluyum.
Hayatım hakkında düşünüyordum da.
Şu sıralar sadece gölgemi taşıyorum.
Bilirsiniz.
Kuru yapraklar bile rüzgarla kırıştırıyor.
Okyanus her şeyi birbirinden ayırmakta.
Defter kalemle konuşmuyor.
Ve anlatacak hiçbir şey yok.
Anlıyorsunuz değil mi?
“İnsan en çok omuzlarından, parmak uçlarına kadar hissedebiliyor yani!”
Tanrının sesini duyar gibiyim.
Burası artık ona hiçbir şey ifade etmiyormuş.
Hadi durma, ters çevirelim burayı diyorum.
Belki direkleri yıkılınca rüzgar işlemez. Ne dersin?
Yuvarlak hatları sen yaratmadın mı?
Ve daireleri biz çizmiyor muyuz?
Haksızlık değil mi bu?
Biliyorum, sadece etrafında dönmekten sıkıldım.
Her zaman ki gibi, baş döndürücüsün.
Ama sence de, sonu gelmedi mi?
Çarmıha gerilmiş, paçavra gibi savruluyoruz.
Soğuğu, mis gibi kokuyor.
Sıcağı, bunaltmakta.
Nefreti, hepimizin dilinde ama, hataları aklımızdan hiç çıkmıyor.
Ve artık hiç hissetmiyoruz.
Ne bağlılık,
ne varlık,
ne canlılık.
Ben diyorum ki.
Anlatacak bir şey yok.
Kuru yapraklar bile rüzgarla kırıştırıyor.
Okyanus her şeyi ayırmakta.
Defter kalemle konuşmuyor.
Ve anlatacak hiçbir şey yok.
Anlıyorsunuz değil mi?
“İnsan en çok omuzlarından, parmak uçlarına kadar hissedebiliyor yani!”
Yine çok güzel cümleler ve his, sağol.
Teşekkür ederim.. Bugün Güneş var.. 🙂