Bir Teyze tanıyorum. “İyiler, kötüler kadar cesur olsa dünya değişir” diyordu. “Herkes, kendi kapısının önünü temiz tutsun!” Işık, karanlığa teslim edilmezmiş. İblis dediğin, insanın gözle görebileceği bir şey değilmiş. Bilgeydi aslında, o günlerde karşıma çıkan bilge kadınlara, Teyze derdim.
Birde Amca vardı. “Hata yapmazsan, mükemmel olamazsın!” diyordu. Mükemmel olmak gibi bir derdi yokmuş, hata yapmayı seviyormuş. “Hep şeytan çağırırlar, Evlat!” derdi. Melek çağıranı hiç duymamış. İnsan, gözünün önünde duran şeyleri hiç göremezmiş bu yüzden. Geleni Şeytan, gelmeyeni Melek sayarmış. Şeytana inanır, Yaradana inanmazmış.
Ben pek böyle düşünemiyordum, kuşak farkı sanırım. Benim için iyi, kötü, diye bir şey yoktu! Cesur yada korkakta! Kapının önü pisleniyordu ve temizliyorduk. Işık karanlığa, hep teslim oluyordu, bir çok sebebi vardı bunun. İblislerin yapacağı şeyi kestirmek gayet mümkündü. Asıl tehlike ona inananlardaydı. Ve benim gözlerim çok iyi görüyordu, Allah’a Şükür!
Amcaya katılıyordum. Hata yapmalıydık, ama berbat etmemeliydik. Çünkü burnumun ucuna bakardım ben genelde, aklımdan geçen en zor şey orada duruyordu. Gelen gelmeyen ne varsa, Yaradandan dilerdim! Hayırlısını versin diye. O karar verirdi Melek mi, Şeytan mı.
Yaşanmış, gerçek bir hikaye yazmak istediğim için, Teyze ve Amca karakterlerini yarattım, az önce!
Bu gerçeklerle yaşanmış, tek bir hikaye olması mümkün değildi! Bunu fark ettim. O yüzden ben karakterleri seslendirirken, hangi karakteri daha çok seveceğinizi, karıştıracaksınız. Ama sorun değil! Hallederiz.
Teyze ve Amca aslında evliler, gönülden beraberler yani. Amca Teyzeden çay koymasını istediğinde Teyze geriliyor. “Herkes, kendi kapısının önünü temiz tutsun!” diyor. Aklında sürekli bu var. Amca, Melekle konuştuğunu sanıyor. Çok ilginç ama Meleğim diye seslendiğini gözlerimle görüyorum. Teyze, ışığı kapat diyor. Karanlıkta uyku, sessizlik içinde uyumak, çok güzelmiş.
Aşkları bir kaç yüzyıl önce, görücü usulü başlamış ve bu iki aile hep evliymiş, muhafazakar olmak iliklerinde var. Kadın Erkek eşitliğine inanmayan Teyze, eşit olmadıklarını çok iyi bilen Amcaya, az kök söktürmemiş gibi görünüyor bana.
Ama, Amca bunu kabul etmiyor. “Hata yapmazsam mükemmel olamam!” diye sayıklıyor durmadan.
Bu birliktelikten çocuklar dünyaya gelmiş. Lakin artık bu iki aile hiç bir araya gelmez olmuşlar. Bu yüzden de muhafaza etme konusuna yeni açılımlar eklemeye çalıştıkları ayan beyan ortada. Teyze, İblis dediğin, insanın gözle görebileceği bir şey değil diyor. Amca ise, geleni şeytan, gelmeyeni melek sanma diyor.
Ben pek böyle düşünemiyorum, mezhep farkı sanırım. Benim için Aile diye bir şey yok! Sevmek var! Karanlık zamanlar için birazcık umut yetiyor. Bir çok sebebi var bunun. insanların yapacağı şeyleri kestirmek gayet mümkün. Asıl tehlike inançsızlık. Ve benim yaşama duyduğum güven, gayet yerinde! Allah’a Çok Şükür!
Bilge olan Teyze! Bunun altını çizmek istiyorum! Yıl iki bin on dokuz! Gerçekler henüz yaşanmıyor!
oh oh muhabbet koyu burda 🙂 ya ben bu teyzenin sozunun ismet inonu tarafindan soylendigini duymustum bir yerlerden, neyse, o kadar uzaga gitmeyin, kibris a bekelerim )))
O da söylemişti. Sanırım haklısın. Senide bekliyoruz sohbetlere uygun olunca :))
mutlaka 🙂
🙂
Ben güçlü anlatımların üstüne keseler dolusu kelime dökmeyi sevmiyorum. Olan şey, orada duruyor işte. Herkes durduğu yer kadar anlıyor. Nöronların arasında kurulan köprüleri sevdim ben. Ne söylediğini aşıp, nasıl söyleyebildiğini düşündüren akıl ve duygu birlikteliğini…İlhamın bol olsun:)
Harika yorum için teşekkür ederim. Minnettarım. 🙂 Şifa olsun