Hem ne diye bunamış bir dallamanın, bize erdem anlatmasına izin verecekmişiz?
‘Üç bin yıldır gösteri dünyasındayım. Ve hiç belaya bulaşmadım ben.’
Önce; Her olgu, erkek fahişeler ve sokaklarda dolap çevirmek suretiyle ticaret tanrılarının kutsallığına hakaret eden elemanlarla birlikte hapsedilir. Sonra; Ak saçlı dal yarağın teki çıkar. Ve kokuşmuş dangalaklığının faydalarını sunmaya kalkar.
Ne! Tibet’teki her dağ tepesinde dolanan, amazon’da bir kulübede takılan, kenar mahallelerde yol kesen. ak sakallı kaçıklardan hiç mi kurtulamayacağız yani?
‘Geleceğini biliyorum, evlat.’ Bir yandan da mısır viskisi damıtıyor ha. ‘Yaşam, her öğrencinin farklı bir ders öğrenmesi gereken bir okuldur. Aha, şimdi Kelam Ordularını salıyorum.’
Sözcük dediğin, doğrudan ifade edilemez!
Muazzam demir köylerin, paramparça göğü yardığı pastel mavi ufka, ham pembe utanç fışkırıyor şu an! Ve doğrudan ifade edemiyorum görüyor musun?
Eksik dediğin daha tamamlanmamıştır!
Sarı odasında yeşil perdesi olanlar, buna örnek gösterilebilir. Çünkü eksik olan odanın perdesidir. Ve tamamlayamıyorum görüyor musun?
Daha önce hiç bu kadar ayrıntıya girmemiştim ben. Ama ayrıntılar ufuktaki utancı yeşil perdelerle kapatırlar. Sende ifade edemediklerini tamamlayamazsın!
Yani yinede sen ne olursa olsun. Üç bin yıl daha belaya bulaşma-malısın!
Bu yüzden;
Şafak rüzgarı ve tren düdüğüyle uzaklarda, tepenin ardında solarken. Ciğerlerime karbondioksit çekip, oksijen verebileceğimi hiç söylemedim ben. Hoş! Tıbbi ahlak kurallarınca, elbette engellenen bu tür bir deneyin çekici geldiğini itiraf etmeliyim.
Fakat, kendimle ilgili kupkuru gerçeklere can vermek niyetinde değilim!
Şimdi posta güvercinleri tepeme tüneyebilir. Ve iğneyi, damlalığın yanına bırakabilirim!
güzel çalışma, giriş Chao gibi Asi -aramızda- bu arada fotoğraf çalışmalarının bir kısmını inceledim. kıskandım -bu da aramızda- yalnız fotoğrafların blogta görünmuyor sanki…
Teşekkür ederim.. Onlar portfolio olarak var.. Diğer yetenekler kısmında.. İş güç işte 🙂
guzel bir alan, ben de amator olarak arada ugrasiyorum fotografla. blogda da paylassan severek takip ederim 🙂
aslında bakarsan bir süredir elime almıyorum.. ne derler yazmak geriye kalan tüm zamanım.. ama beğenmene sevindim.. teşekkür ederim..
anlıyorum, meşakatli fotograf, hoş yazmak da öyle de, teknik olarak yazmak daha kolay sonuşta
geliştirdiğim mekan yazmak için idealize edilmiş diyelim.. kolay zor orasını bilmiyorum.. ben aklımdan geçenlerin en zorunu yaparım daha çok.. o zaman daha iyi hissederim.. birde fotoğraf yaratılanı yazmak yaratmayı içeriyor gibi bir bakış açım var.. 🙂
kolaylıktan kastım şuydu; bir kömür parçasıyla, buğulanmış cama parmakla, 1tl lik kalemle nerdeyse her yere yazmak mümkün… teknik kolaylık. ama fotoğraf pek öyle değil, en ilkel karanlık kutu bile meşakatle kuruluyor… yazmak için idealize edilmiş mekan merak uyandırıyor…
Değeri yüksek sanat eserlerinin bedeli çok büyüktür.. Yani 1 tl lik kalem yetmez.. Çoğu zaman ölünceye kadar yazmak gerekir.. Yani Kim bilir kaç kalem harcarsın.. İyi fotoğraf için 10 bin tl harcamak yeterli diye düşünüyorum.. 🙂 idealize edilmiş yazma ortamı dehşet verici olabilir sercem.. Sıradışı, şaşırtıcı..
görme şansımız yoktur sanırım 🙂
Ahah denk getiririz bence daha yeni başladık ?
peki )))
Bu yazıyı okuyunca zihnimde değişik fikirler dolaştı 🙂 çılgın düşünceler. Çok güzeldi, zihnine sağlık.
Bu karbondioksitin solunup, oksijenin verildiği yer, yaşamın tam tersi alan olmalı 🙂 Sağol, yine keyifli bir yazı.
aslında bir çok örnek verilebilir.. sigara içmek misal.. değişik fikirler dolaşması hoşuma gitti.. yeni bir şeyler yaratacaksın demek ki.. Sende sağol.. 🙂