İstanbul sokakları bugün dertli!
-Sorun istemiyorum. Patron!
-Hey! Hayatın kendisi sorun dostum. Sorun istemiyorsan ölmelisin eğer yaşıyorsan kemerinin bağını çözüp sorun çıkarmaya devam et!
Bugün İstanbul anlatılacak gibi değil. Güneş enerjiyi fazla kaçırdı. Bütün sorunların üzerine gidersen yaklaşık bir yılda her şeyi çözersin diyor. Eskisi gibi iyi şeylere rastlamak kolay değil. Bazı canlılar sürekli kavga ediyorlar. Rekabet bir yaşam biçimi ve ben kollarımı dahi kaldıramıyorum. Bu yüzden oturduğum yerden anlatacağım size burada olup bitenleri!
Siz hiç tek başına olduğunuzu hissettiniz mi?
Yani bunu tanımlamak gerekirse eğer; tek başına olmak! Daha çok Tanrı’ya mahsus, denen türden!
Bunu düşünürken anneniz arar, oğlum bak yalnız değilsin ben varım farkında mısın? Ya da siz ararsınız anne orada mısın? Diye! Fakat bu tek başına olmak, biraz gariptir!
Galata kulesini hepiniz bilirsiniz! Her gün bütün dünya onu ziyaret eder ve sebebi dünya da tek olmasıdır! Bir tane daha Galata Kulesi yoktur. Buna benzer bir şey! Sorun şu ki; bu yapı ayaklarının üstünde duruyor dostlar, ben sürekli yalpalıyorum!
Kulenin önünde sıraya girenler, uçarak kuleye dadananlar, göklere uzanan bu heybetli yapıya sürekli selam verenler. Cansız bir yapıda aradıkları her şeyi bulabilirler. Canlı olan sizler ise bu tip yapıları ziyaret ederek hayatı daha anlamlı hale getirirsiniz.
Şunu kabul ediyorum. Ben cansız heybetli bir kule değilim! Yalnız da değilim! Benim hislerim var ve bugün pek iyi hissetmiyorum. Şimdi size cansız yapıları hissederek anlatmaya çalışacağım.
Şu an hava aşırı sıcak ve bütün kediler klimaların önünde uzanıyor. İnsanlar çok terlemişler ve ilginç kokuyorlar. Sanki kediler serinlesin diye yaşıyoruz. Hiç kimsenin zamanı yok ama kimse saate bakmıyor. Hesaplar, kitaplar genelde sonuca yönelik. Gelişmeler pek önemli değil. Beyoğlu yokuşlarında geleceği merak eden takriben 17 yaşında birçok kız var. Akıllarında ki tek şey aşk ve parası olan genç prens! Yüksek sesle, sokaklarda bunu konuşuyorlar. Erkekler başka şeyin peşindeler. Uf şöyle güzel, böyle güzel diyorlar. Kaçamak daha çok ilgilerini çekiyor ve bunun için daha fazla rol almaya hazırlar. Hiçbir şey yalan değil birbirlerini ikna ediyorlar sonuçta!
Kırmızı çizgili bir sokak var burada – baştan sona bazı kuralları olduğunu söylüyor.
1.Burada sorun istemiyoruz!
2.Bu sokak yeşildir. Yeşil kalacak!
3.Bu sokak temizdir!
4.Yüksek sesle konuşmayın!
5.Bu sokakta olan, bu sokakta kalır!
Kısacası uzun vadeli planlar, kısa yaşamınızı ele geçirmiş durumda! Ben ne mi yapıyorum? Oturduğum yerden duyduğum kadarıyla, size buradaki gerçekliği tarif etmeye çalışıyorum. Düşünsenize dünyanın neresinde, böyle tatlı insanlar yaşıyor? Neresi bu kadar düz ve basit? Hangi şehirde bu kadar kaygısız ama büyük caddeler var? Manifestosu olan kaç sokak biliyorsunuz? Üretimi olmayan insanlar tüketemezler diye düşünüyorum! Bu şehirde bugün, böyle bir yaşam hâkim haberiniz olsun!
ve Sağlıcakla kalın!
“Hakuna Matata” sanırım bu felsefeyi anlamak lazım ?
Sanırım doğa da bu mümkün ?
Keşke herkes yaşadığı şehrin sokaklarını duyabilse. İlgisizce geçip gitmesek.