Sıradan akşamlarda mesaiye kalma, kesin misafirin gelir! Uzun gecelerde yatıya kalmadığında, kesin, uykun gelir! Kendini tanımak için not almayı bıraktığında bazen ilham gelir. Kopya cinayetler işlemeyi öğrendiğinde, suçlu ayağına gelir. Özgür olmayı başardığında, yanına kölen gelir. Sen bir köleyken, öyle özgürleşenler gibi. Kontrol etmeyi bıraktığında, kurdeşenler gibi dökmeye başlarsın içindekileri. Huzur bulduğunda çiçekler açmaz, sen huzur bul diye açar çiçekler. Kafiyeyi bulduğunda, benim yüzümde açan gibi.
Kafayı bulduğun zamanlarda, kesin aklına bir şey gelir! Üzgün gecelerde, bir demli çay gelir, bazen de gider. Kendini tanımak için not almayı bıraktığında biraz ilham gelir. Seri cinayetler işlediğinde, masumlar, ele gelir. Masum olmayı başardığında, yerine yeni cinayetler gelir. Hep masumken öyle, suçlu duranlar gibi. Kendini serbest bıraktığında, bulutlar gibi dökmeye başlarsın içindekini. Gönlünü bulduğunda çiçekler açmaz, sen gönlü ol diye açar çiçekler. Haini bulduğumda, benim gönlümde açan gibi.
Sabahattin sokak, numara 11’deyim bu akşam. Günlerden perşembe! Soğuk demirlerin kucağına oturuyorum. Aşağısı çok güzel görünüyor! Ayaklarımın ucunda parlayan yıldızlar var, gözleriminde ucundalar, sözlerimin de, senin de ucundalar, yıldızlar! Kamuran sokağa doğru, yolumu kesiyor birileri. Işıklı kemer patikasının üstünden gidersem, benim için daha iyi olurmuş. Nalan’a söyleyin dyorum, sokakları, caddeyi, ayak numaranızı. Kadın o diyorum, Kadın! Parça parça, müzikler duyuyorum, hepsinin bir parçası oluyorum. Kafam çok güzel bu tür zamanlarda, aklıma kesin bir şey gelir! Üzgün gecelerde, bir demli çay gelir, bazen de gider! Kendini tanımak için not almayı bıraktığında belki ilham gelir.
Bunlar, pis moruğun notları değil! Melez adamın notları! Beyaz adamın da dediği gibi, kahrolsun faşizm! Bunu da söylettiniz ya sonunda, hadi yine iyisiniz! Kahrolsun faşistler! Siyasi içerikli varlığım, ırkçılıktan öteye geçseydi. Bugün beyazların köle olduğu özgürlükler yaşanmazdı! Twitter için cümle arıyordum, az öne buldum. İyi mi? Neyse, ben çok özlüyorum onu özlemeyi araya virgül de koymuyorum! Pergel gibi bacakları vardı, ulan! Perde perde ayakları! Üç katlı göbeği! Sırıkla atlardım üstüne, yüksekten atlardım. Soğuk demirlere otururdum. Aşağısı çok güzel görünürdü. Ayaklarımın ucunda parlayan yıldızlar var, gözlerimin de ucundalar, sözlerimin de, senin de ucundalar, yıldızlar!
Kuşlar, uçarlar!
Niye biliyor musun?
Çünkü; görecekleri çok fazla şey vardır.
Ömürleri, bu yüzden kısadır!
Sonuna DC yazsam mı emin olamadım! ?
DC ye doğru mu yazdın yoksa DC anlasın diye mi? 🙂 Delilik herkese yakışmıyor, sende ışıl ışıl 🙂
Yalın yazı sözüm vardı. Ama emin olamadım. ?
Bence çok güzel olmuş. Emin olmayan halinle mutluyum 🙂
Bazen katedrallerin içinde, kulaklarımı çınlatan sesler duyuyorum.. Teşekkür ederim.. ?
Duymak duymamaktan evladır. Akustik de olunca daha şiirsel tabi . Rica ederim 🙂
Gitarın tellerini kıvırcık saçlarıma benzer akort ettim. Değişik bir ses çıkıyor. Dur bakalım.. 🙂
Bak bu değişikmiş, başarılar diliyorum ?
Bütün mesele yazarken zigzak çizmek. Düz yolda herkes yürür.
Çok güzel.
Tam dilime dolanacak birşeyler oluyor. Minnettarım. ?
Ama en zor olan düz yolda uyanık kalmaktır diye bilirim 🙂 10 bin kitap okusam olamam bir Veysel mesela, olamam bir Yunus. Bir satıra ömür sığdırırlar, dillere dolanıp, yüzlerce yıl yaşarlar. Az söyleyip bizi anlamla yıkarlar.
?
Ah o yıldızlar! Her şeye yakışıyorlar. Bütün harfler de, sırasıyla gökyüzünde senin yazılarını oluşturuyorlar. Çok beğendim bu yazınızı??
Bazı yazılar çok özel oluyor, güzel oluyor, ilham geliyor.. Ekim ayı buralarda yıldızlar kadar parlak olsun.. Çok teşekkür ederim.. ?
Ben çok özlüyorum onu özlemeyi. .. hala …???
İddialı laf dikkat et.. ?
Onu özlemeyi özlemek??
?