Lanetli gözlerimi açar açmaz, lanet bir yer altında, çıkmaz sokakları kırılmış, boynunda kapkara bir Çin şarkısı ve nota izleri taşıyan, iplemez rüzgarda telgraf telleri gibi ıslık çalan! Şu hatun yanı başımda belirdi.
Sustalı ilmiklerle düğümlenmiş kanatları, artık filmlerdeki kadar genç değildi. Şehvetle mahvetmeye kalktığımız masum insanlara benziyordu. Elimizdeki tüm olanakları kullanarak, suç işlemeden önce yok ettiğimiz bir güzelliği ve insanlığa karşı görev edindiğimiz iradenin ham maddesiyle takas edilmiş, seçkin düş ve özlemleri var gibiydi.
Tacirleri andıran harap olmuş kentlerde, toz içinde tedavi edeceğimiz bir şey olmaya müsait de olsa, ben orada öylece yatıyordum henüz. Birinin üzerinize doğru eğilmesi güven verici bir şeydir, çoğu zaman! Eğer üzerinize gelenlerin sayısı arttıysa, buda güveneceğiniz tek bir kişi bile kalmamış demektir. İşte o üzerime doğru eğildiğinde ben öylece yerde yatıyordum. Yalnız olduğumuzdan, çatalın ucunda kalmış, donmuş bir an, diyelim biz buna. Öylece ağzıma doğru yaklaşıyordu ve bu geçitten geçebileceğimi hiç sanmıyordum o anda.
Dudakları sımsıkı kapalıydı. Bilirsiniz. Sanki ilk yardım yapacakta, nefes aldığımdan emin gibi kapalı. Bazıları ölüme kazara gerçekleşmiş gözüyle bakmazlar. Hatta kızıl derili ve memeleri ortada olanların nazarında, her ölüm cinayettir. Büyücüleri, katilin kim olduğunu hemen anlar Ve tepenizde rahatsızlık verici çıplak kadınların, çığlıkları guruldamaya başlar. Bu kadın hiçte öyle değildi. Neredeyse katilin olay mahalline geri dönmesini sağlayacak kadar güzel kokuyor ve sanki ölmüş bedenimi geri getirecek kadar diri görünüyordu.
Havanın serinliğinden olacak biraz titriyordum Ve herhangi bir nöbette karşılaştığım türden bir titreme değildi, bu üstelik. Üzüldüm bir an. Çünkü üşüdüğümde ellerimi cebime sokar, ıslık çalmaya başlardım. Bazen tüylerimi çok fazla hisseder, galiba kadınları çok iyi anlıyorum derdim. İşte bu kadın hayattan öyle anlıyordu. Bakışlarında ve nefesinde hayat olduğu, ciğerlerinde gökyüzü kadar hava barındığı, her halinden belliydi Ve orada öylece durmuş belkide üzerime yağmur yağdırmaya çalışan bu kadına, o an aşk gözlerimin önünden, film şeridi gibi geçmese de, aşık olmuştum.
Hareketsiz kalmak sadece bir kişi hareket ettiğinde çoğu zaman bir şansı ıskalamak kadar kötüdür. Ama o an, hayatında ilk kez bu anı yaşayan, iki kişi olduğumuza yemin edebilirim.
Cinsel organlardan bitkilerin türediği, beden içinde devasa kabukluların yetiştiği ve bedeninin kabuklarını ölüm gibi araladığı hareketsizlik. Bir kanonun içinde pasifiğe tırmanıyordu. Ben sadece kıyılarına yaklaşıyordum onun eğildiği kadar. Güvenli sahilimden dudaklarına.
Aşk hastalıkların tedavisinde suçu işleyeni adlandırır. Hiçbir ölüme kazara gerçekleşmiş gözüyle bakamazsınız. Yerde öylece hareketsiz kalsanız bile hayat karaya oturana kadar değişmeyecektir.
Bu betimlemeler ancak bu kadar güzel yakışırdı bir yazıya bravo
çok teşekkür ederim 🙂 iyi ki rastlamışız o zaman!
Kesinlikle ?