Çok konuşmaya gelmiyor; Biliyor musunuz?
En iyisi uzanıp hayal kurmak! Büyülü bir şey görmek ister misiniz ? Bakın gitgide büyüyor görüyor musunuz ?
Ne demişti o ya;
Ben senin için fazla kötüyüm, amacı beni büyülemek olan herkesin ilk söyleyeceği kelimedir kötüyüm.
Cevap veriyorum;
Ben iyi olduğum için, senin kötü olman gerek ve emin olman gereken bir şey varsa, kötülerin hep bir iyiliğe ihtiyacı vardır.
Bir zamanlar diye başlayan cümleler, bir zamanlar kurulmuştur oysa. Kötülüğe geç kalmış biriyle sırf iyilik olsun diye ona iyi gelecek bir şey yapmak onun kötü olduğunu kanıtlar diyorum. Ama yine de siz yatağınızda uzanmaya devam edin Ve şu büyülü şeye dikkat ediyorsanız, kocaman olduğu gözünüzden kaçmıyordur umarım.
Hakkında konuşurlar. Büyük şeyler bunlar, birileri bunlardan bahsetmeli, aklınızdan neler geçiyor hah? O kadar çok ki, aklınızdan geçenler, yatağınızda uzanamıyorsunuz öyle değil mi? Peki tamam sırtınızı bana verin. Sadece eğilerek bile mümkündür bazı şeyler, ama hiç haliniz yok, bunu biliyorum. Sadece ne var biliyor musunuz ? Yatakta hayaller kurmak aynı yatakta uzanmaktan farksızdır Ve bazıları bu yatakta yaşadıklarına pişman olurken, kötüleşir demek istiyorum.
Hey hey hey, bir saniye! Ne demek istediğimi anlamalısınız. Burada ki yatak uzandığın yer anlamında kullanılmış olsa da kötülük insanı eğri tutan yegane varlıktır diyorum. Bilirsiniz iyi olan şeyleri birden kaybetmeseniz de kötü olan her zaman kaybettiğimiz şu iyiliktir. Öte yandan bizler, “doğu” kültürünün “batı” ya en yakın yerinde ve ciddi etkisi altında yaşamış, dilimizden itibaren hemen her anlamda “formüle” olmuş hissetme ağırlıklı bir kavrayışın çocuklarıydık. Bölge dağlarındaki kültür ummanlarını yok etmeyi sürdürdük Ve bir kopyayla cinsel ilişkiye girmekten hiç kaçınmadık. Şu günlerde madenlerden çıkartılan karbonla kağıt üzerine çizdiğimiz şu haritaları okumaya çalışıyoruz.
Yok! Hayır! Yolumuzu kaybetmedik, ülke genişliyor demek istedim Ve sınırları belirleyen hiç kimse yok! Ve biliyor musunuz? Uzandığım yerden hayat çok güzel görünüyor! Uzanmak ister misiniz ? Aslında bana yaslanmanız yeterli olacaktır. Ama siz yinede uzanın lütfen ve sadece gözlerinizi kapatın!
Bu kasaba ve onu çevreleyen, sık ağaçlıklı bataklık bölgenin sahipleri yani yönetim, radyoaktif demir tuğlalarla çevrilidir. Bölgede karantina altına alınması kararlaştırılan halk, yüksek ölçüde aptal ve barbar olunca güvercinin delikte yaşadığı bu kasabada vatandaşların ağaçlara oyuklar açması onları yeterince iyi birer vatandaş gibi gösterebilir diyorum.
“ey kentli, sakın güneşin burada batmasın” diye tabelası olan bu kasabanın güvercinlere kucak açması, ağaçların delinerek yaşamını sürdürdüğü anlamına gelmez aslında. Bu ağaçlar sadece güvercinlerin delikleridir Ve bu delikleri açanlarsa, onları bu deliğe tıkaç yapan ama hiç tıkanmayan, şu kocaman “deliklerdir” diyorum.
“rüzgar heykelin kırmızı kadife örtüsünü savurduğunda, örtü ön sırada oturan eğitmenler kadrosunun üstüne uçtu Ve toz gibi siren sesleri dağıldı kucaklarına. Kulaklarına doluncaya kadar kapladı her yeri bu örtü. Açılışı yapılan şu uçurumun dibinde, yani onun ayaklarının ucunda kalan bu yerde, nefes alan şu insanların tepesine bir heykel devrildi diyorum.”
Ne demişti o ya;
Ben senin için fazla kötüyüm, evet!
Algını genişletmek için bakış açısını çoğaltmazsın aslında onu geliştirirsin. İyi ve kötü olmazsa arasında kalanlarda olmaz. Değişen sadece sensin belki mekan belki zaman. Ama tek gerçeklik zamandır!