Bazen içim burkuluyor. Turuncu renkler solduğunda, hayal kırıklığına uğradığımda, özlediğim şeyleri hatırladığımda. “Ne için kaçar ki insan!” Bulutların içinden trenler geçerken, dumanı üstünde çorbalar pişerken, anıları neden gelir aklına.
Adam olsa Mühendis ya da Doktor olurdu diyorum. Herkes onu desteklese Siyasetçi ya da Profesör bile olurdu. Sen yeter ki çalış oğlum. Büyük adam ol, biz arkandayız. Deseydi birileri, bir şeyler olurduk hepimiz.
Onların demesi ile olsaydı. Bir tek bencil olmazdık!
Uzunca zaman çok çalıştıktan sonra, tembel olmaya karar verdim. Bencillikle suçlanmış ve dışlanmıştım. Fark ettim ki! Tek başına bırakılanlar bir nevi cezalı oluyorlar. Hayat onları topluma geri kazandırıp, sisteme uygun hale getiriyor.
Sistemin demesi ile olsaydı. Herkese uygun olurduk!
Çalışmalarım insanları tembelleştiriyordu. Çalışmamam ise sinirlendiriyordu. Bende kararlarımı kendim almaya başladım. Önce risk almak gerekiyordu. Girdiğim depresyonun sonucu olarak, işimden ayrılıp 4 ay kadar koltukta uzandım. Ve ciddi bir aydınlanma yaşadım. Etrafınızda kimse yoksa, aslında yaşamak çok basit. Herkes kendinden sorumlu olduğunda, aslında herkes çok çalışkan. Ve kimse dışlanmıyor. En iyisi de ölmüyorsunuz.
Neyse, gitgide daha mutlu daha çalışkan daha enerjik daha neşeli oluyordum. Ve bu durumu değiştirecek olan şeyler, kendiliğinden değişmeye başladı.
Hala içim burkuluyor. Turuncu renkler solduğunda, hayal kırıklığına uğradığımda, özlediğim şeyleri hatırladığımda. “Ne için yaşar ki insan!” Bulutların içinden trenler geçerken, dumanı üstünde çorbalar pişerken, ne diye nefes alır durmadan.
Legolarımla oynarken inşa ettiğim binalar, Mimar olur bu çocuk övgüleri, tamamen benim seçimlerimden ötürü, inşaat işçilerine saygı duymamı sağlamıştı. Yani çocukken size inandırdıkları her şeyi bir gün gelir yıkarsınız. Ve bu yaşam sadece sizin seçimlerinizin eseridir. Bunu öğrendiğimden beri her şey çok eğlenceli.
Özellikle ahlak kuralları onları yıkmalısınız! Çünkü bir insan ahlaki olarak manipüle edilirse yalancı ve istikrarsız olur. Durmadan kendini sorgular. “Ben kimim?” Neden vicdanım sızlamıyor? Bu insanlar neden böyle şeylere takılıyor?
Ahlak kurallarının demesi ile olacaksa. Ben ahlaksızım!
İçim burkuldu. Turuncu renkler soldu, hayal kırıklığına uğradım ve özledim. “Ne için oldu bu biliyor musunuz?” Bulutların içinden trenler geçerken, dumanı üstünde çorbalar pişerken, neden duman oldum hep, söyleyeyim.
İnandığım son kaleyi tutmak için!
Not: Değişmek kaçınılmazdır. Yani inanç sisteminizi yenilemek zorundasınız. Yanlış anlaşılmasın bunun adı hayal ettiğiniz amaca ulaşmak için geliştirilen inançtır. İnançsızlık değil!
Çok güzel.
keyf olsun 🙂