“Müstehcen kontratımızın ilk maddesi, her iki tarafında boyun eğmesi gereken, bir sınav olarak bilinir.. Biz buna yoklama diyoruz…”
Herkes burada öyle değil mi?
Pis resimlerden ve bir labirentten geçerek, mavi kaval kemiğinin, mide bulandırıcı solosunu dinlemek, yavaş yavaş moraran bacaklarında, mavi bir kürenin içinde kaybol muşsun gibi, portakal rengi tenine sarılmak. Odanın rengini, kurşuni lacivertten rüzgarın yonttuğu kırmızıya, şurada duran masayı da, kahverengi dağlara inat yamaçlarına yaslayarak. Gece lambası gibi parlayan, ay ışığını içine çekmek. Çığlığın ağır kokulu sokaklarında, soğuktan mavi bakır gençlerin çektikleri çileyi, mastürbasyon yapan şu kısacık yaşama yüklemek.
Mavi duman bulutları gibi geliyor şu kentin üzerine!
İlkbahar dumanı gibi hafif parmaklarıyla. Dünyanın yolunu geçen, kentin mavi yüksek kubbeleri ve beyaz savaşa karşı doğan, mavi-siyah çocuklar! Parıltı tünelinde durgun kokulu yaz şafağı gibi kokuyor! Gençler dünyanın çiçekleriyle, lağımlarını birbirine sarıyor.
Nedir birisine boşaltmaya çalıştığınız şey, bey efendi?
Bu bir yok etme savaşıdır. Vücudunu ve dünyanın akıl perdelerini kullanarak hücre hücre savaşmak ve orgazm ilacından çürümüş bedenlerin baş aşağı kaldığı bu yatakta defalarca uyanmak. Yok etmeye çalıştığınız her şeyle savaşmaktır.
Dünyanın tüm mahkumları, dışarı çıkın ve yerle bir edin gezegeninizi. Bu plan tam bir açıklık gerektiriyor. Bütün işaretleri kaldırıp gösterin onlara tezgahınızı. Açlık ağızlarınızı doyurur. Fakat, dudaklarınız çatlamaya devam ederken, o kadar çok konuşursunuz ki, aç olduğunuzu herkes bilir. Dudaklarınız çatladıkça, su istemeye haliniz kalmaz! Doyurulacak her şey için bir orduya ihtiyaç duymaya başlarsınız. Ve bu esaretinizin, başlangıcı olur bayım.
Tüm dünyanın sokaklarında koklayarak, titreyerek, dolaşmaya başlayınca anlarsınız!
Devriyelerden haberler gelmeye başlar. Ve planlar değişir. Ve yeniden biçimlenir dünyanız. Basınç altında, bir bölme perdesi gibi, bel vermeye başladığınızda. Gerçekliğiniz, düşman uçaklarının üzerinize ateş açmasıyla, başlar. Çığlık atan cam tipilerinin egemen olduğu, soğuk öğlen sokaklarındaki, gezegenler arası savaşın son bulduğu yer ise, mazgalların birer pencere gibi odanıza açıldığı yer altı krallığınız gibidir!
Herkes burada öyle değil mi ?
“Müstehcen kontratımızın ikinci maddesi her iki tarafında baş kaldırması gereken bir savaş olarak bilinir.. Biz buna yok etmek diyoruz…”
hey! bu sektör artık sosyal içerikli yayın yapamıyor! bazı ticari kaygılar nedeniyle sadece mom-teach olayı devam ediyor. fakat, haklısın bunu kimse bilmiyor.