Hey, İntizar!
Kırmızı filler d dokuz'a ilerlerken!
Salatalıkla marine edilmiş limon suyumu,
irili ufaklı buz kütleleriyle birleştirip,
hendrix'in o yarı saydam, kekremsi, mayhoş, boktan aromasına karıştırdım!
Belki cin çarpmışa döndüm ama yalnızlık çok daha beterdir! Emin ol!
Seni Tanrıya Havale ettim!
Bu yakınlarda oldu.
Pek te heyecanlı bir hikaye sayılmaz!
Sadece +18 bu kesin!
Turuncu papatyalara (burada sıcak ve samimi demek istiyor) sırnaştım!
Kalabalıkta muhafaza edilmiş o soğuk duruşum!
Ufak tefek kırgınlıklarla birlikte,
peçetenin kenarıyla tutabildiğim, yapışkan, ıslak, sulu olaya karıştı!
Gerçi sarhoş olmaya değdi!
Tek başına kalmakta iyiydi!
Ama seni Tanrıya havale ettim!
Hem de yakınlarda!
Pek te heyecanlı bir hikaye sayılmaz!
İntizar
Şüphesiz ki!
Mavi çizgilerinden (burada sakin demek istiyor) taşmaya başladığında bir şeyler!
Çitlerle hizaya getirilmiş,
büyük küçük tellerle birlikte çivilenmiş!
O ağaçların!
Çılgına dönmüş,
delirmiş,
soyulmuş
ve belirlenmiş düzenine kavuştum!
Nihayet,
gebermeye hazırım belki ama
huzur içinde olmak bundan çok daha iyi, eminim!
O’na havale ettim!
Çok yakınlarda ettim!
Pek te eski bir hikaye değil!
Doğrusu, konuyu bilen bilir!
İçki bütün kötülüklerin anasıdır!
Sarhoş olmaya değer belki ama
hayatı bir çit-le hizaya getirir!
Tek başına kalır!
Cin çarpmışa döner
Ve gebermeye hazır olursan!
Sonuç olarak,
Tanrıya havale edilirsin!
Yerime dua edin lütfen!
Kırmızı fiiller, turuncu papatyalar ve mavi çizgiler hakkında!
Dualar edin!
Yakında olun!
Çok yakında!
Pek te gerçek sayılmaz ama
gözetilmek istiyorum!
İntizar
Nihayet bir şey olmasını,
birinin gelmesini beklemiyorum!
Yolunu gözlemiyorum!
Hey intizar!
Seninle intihar etmiyorum…
İftihar ediyorum…


















