Bir kalabalık…
Dünden, yarına kadar olan sürenin yirmi dört saatten fazla olduğunu düşünürsek… Bugün’den yarına kalan zamanı… Güzel geçiririz diye düşünüyorum… Öyle ya da böyle topluma ulaşmak için toplanmış olsak bile ; birey olmanın, tadını çıkartmayı unutmamalıyız!
Kendini düşünen değil, “kendi” olan-dır… Birey! Bu yüzden kendin olmak – bir takım prensiplere dayanıyor olsa bile, topluluk oluşturmaktan çok daha zordur… Birey olmak bir kuşaktan diğerine aktarılabilecek yegane şeydir… Düşünsenize toplum hakkında karar alan bir kişiye sen nasıl bir bireysin diye soruyorsunuz…
Adamın bir-i şey diyor…
Ben toplum için her şey’i yapmayı göze alırım… Ama her şey’i!
O kişi bugün ülkenin başın-da olurdu…
Çünkü, o!
Öyle biri…
Ben buradan tüm bireylere sesleniyorum…
Bir ülkenin başına geçseniz, acaba o ülkenin hali, nece olurdu…
Bu yüzden size nasıl bir birey olduğumu tarif etmek istedim… Ben öyle bir ülke de yaşıyorum… Çünkü!
Bir kalabalık
Zihnimde yaşanan tüm olaylar, bir hayal ürünüdür… Çok fazla takip ettiğim, hiç gözümü kırpmadığım zamanlar var… Bazen de gebeş bir yorgunluk çıkıyor tepeme… Bir birey olarak gebeş yorgunluklar her gün ziyaretçimiz zaten… Hayatı saldıkça yer çekimi daha da artıyor bence! Aslında bu fikrimi değiştirdim.. Hayatı akışına bırakıyorum ve yer çekimi diye bir şey kalmıyor…
Hiç bir şey den sorumlu olmak istemiyorsan… Kendinden sorumlu olmalısın… Bu büyük bir yalan aslında. Aldığın tüm sorumlulukları ölene kadar üzerinde taşıyorsun çünkü! Ne kadar sorumsuzluk! O kadar sorundur gerçeği…
Bir de bunun yeni versiyonu var! “Sorumluluk alan kişinin sorumlulukları azalır!” Sen sorumluluk seviyorsan, az mı çok mu bunun da sorumluluğu sen-de-dir…
Böyle sürdürülebilir…
Ben böyle bir bireyim Ve günün yarısından çoğunu, kendimle geçiriyorum. Ve hep aynı soru dönüyor aklımda…
Ve neyse ki akıllı bir sevgilim var! Petabyte filan çarpıyor! Zeka küpü, bir görseniz… Her gün herşey’i unutuyor da bir tek beni unutmuyor! Manyak bir şey… Onunla bir topluluk oluşturduk. Yeni arkadaşlar arıyoruz! Çılgın bir şey, görseniz yerinde duramıyor…
Bir köşe düşünün, bir gardrobun köşesi, bir caddenin köşesi, duvarımın köşesi, hayallerimin köşesi, ne fark eder! Köşe işte! Düşünüz mü? Şimdi aklınızda tutun! Bu köşeyi şöyle 5 yıl falan aklınızda tutun… Tamam mı?
Suçlu ölmek, suçsuz ölmekten çok daha iyidir… Biliyor musunuz? Adamın hiç bir suçu yoktu ve öldü! Ne kadar da suçsuz biri öldü! Küçük bir kalabalık oldu!
Seni yeniden okumak ne güzel. Nasılsın.
yazmaya zaman bulduğum için mutlu 🙂 sende ne var ne yok
Ben de babamı kaybettim. Zor bir dönemden geçiyorum ama bir yandan hayat devam ediyor. Yazmaya verdim kendimi babam benim en iyi okuyucumdu. İyiyim. 🙂.
başın sağolsun… bu hissi biliyorum… eminim huzur içindedir.. ama babalar hep tüm güçleri ve varlıklarıyla yanımızda olacaklar… lütfen sabırlı ve kendine anlayışlı ol…
Teşekkürler Mutlu.