human
  • human
    Avrupa Seyahati

    Avrupa Seyahati

    Tepe

    Tepe

    Kafatası

    Kafatası

    Helios

    Helios

    Zamir

    Zamir

    Saksı

    Saksı

    Noktalamak

    Noktalamak

    Estiler

    Estiler

    Bölük Pörçük

    Bölük Pörçük

    Trending Tags

    • edebiyat
    • şiir
    • ruhsal gelişim
    • erotik edebiyat
    • deneme
  • book
  • felsefe
  • müzik
  • contact
No Result
View All Result
  • human
    Avrupa Seyahati

    Avrupa Seyahati

    Tepe

    Tepe

    Kafatası

    Kafatası

    Helios

    Helios

    Zamir

    Zamir

    Saksı

    Saksı

    Noktalamak

    Noktalamak

    Estiler

    Estiler

    Bölük Pörçük

    Bölük Pörçük

    Trending Tags

    • edebiyat
    • şiir
    • ruhsal gelişim
    • erotik edebiyat
    • deneme
  • book
  • felsefe
  • müzik
  • contact
No Result
View All Result
human
No Result
View All Result
Home book

Bir Çift Tek Aşk

by Mutlu Ereriş
Ağustos 21, 2023
0 0
Bir Çift Tek Aşk

Bir Çift Tek Aşk - Edebiyat

Share on FacebookShare on TwitterShare on LinkedinShare on Whatsapp

O sabah güneşin göz kapaklarımı açacak kadar bana yaklaşması, doğum günümün yaklaştığını hatırlamam ve kahvaltının etrafa yaydığı o güzel koku eşliğinde uyandım. Normalde ailesiyle yaşayan erkekler hakkında çok iyi şeyler düşünmem!

Bu sabah bu düşüncelerimden pek eser yoktu. Uzun zamandır eksikliğini hissettiğim, yumuşak, güzel kokan, şefkat içeren ve kaygısız bir tatil sabahıydı işte.

Üzerime sade ve renksiz olan gri tişörtü geçirip, bacaklarım görünmesin diye aynı renkteki pantolonu giyerek, hemen dışarıya çıkmaya karar verdim. Dört katlı bir apartmanın terasında, üç cepheden güneş gören, altı yüz elli metrekarelik bir dairede yaşıyordum!

Etrafta ıhlamur ağaçlarıyla kırıştıran yasemin çiçekleri vardı! Tam da parfümlerini sıktıkları zamanlar, ıhlamur ağacını baştan çıkaran yasemin “beni takip et” diyordu. Patikanın sonundaki sahil oldukça canlandırıcı ve sizi yoracak kadar uzundu. Bende sahile gitmek istedim.

Hava o gün oldukça açık olmasına rağmen asla unutamayacağım bir detaya sahipti. Güneşin tepesinde bir şapka gibi dolaşan küçük bir bulut haresi vardı. Bu sıcak havanın bazı detayları kulağıma iyice küpe olmuştu. Doğu yönünde sahili takip ederek etrafı dikizlemeye başladım. Normalde olduğu gibi yine kendimle ilgileniyordum aslında, etrafımda olanları dikizlemek bana hep iyi gelirdi.

Küçük boyutlara sahip orta yaşlı bir köpek, sahibi uzağa gittiği için telaşlanıyordu. Sahibi ise, “gel oğlum – gel buraya” diye söylenmeye başlamıştı. Köpeğin dili dışarıda olduğu için yorgun olduğunu düşünmüştüm. Sahibi “seni lanet köpek” diyerek hislerini dile getiriyordu. Ve çok iyi anlaştıklarını söyleyemezdim.

Biraz ileride küçük, beyaz bir bina vardı. Yelken spor kulübü binası. Belli ki toplanıp denize mi açılsak tarzı bir etkinlik yapmaya karar vermişlerdi. Lakin güneş onlara resmen dil çıkartıyordu.

Macera için kendini doğaya teslim edenler, havanın dilinden bugün pek anlamıyorlardı! Rüzgar gibi geçtim önlerinden, gülümseyen suratla küçük daireler çizerek, kağıttan uçak misali süzüldüm sahile. Bir süre daha yürümeye devam ettikten sonra, dinlenmek ve biraz serinlemek için büyük bir ağacın altına sığındım.

Denizde bir sürü tekne, vapur, feribot ve gemi vardı. Daldım aralarına mülteci misali, göçüp gittim azıcık. Gölgede insanın gözleri fal taşı gibi açılıyor yahu, deniz insanın içini açıyor.

İlk karşılaşmamız böyle oldu işte. Çimleri eze eze, yalın ayak, (çıplak bileklerini örten kumaşı dizlerine kadar çekmişti) hışırtı gibi sesler çıkartarak, geçiyordu önümden. Bu seviyeden sadece bacaklarını görebiliyordum ama bu derinlikte hissetmek için gözlerine bakıyor olmam gerekirdi!

Aramızdaki mesafe arttıkça tüm varlığı gözlerime doluyordu. Kum fırtınası gibi değil. Daha çok “Rembrandt Siyahı” olarak adlandırılan, tutturulamayan renk tonu gibi.

Bir de siyah değil.. Turuncuydu, turuncu!

Gözlerimi ovuşturarak görüntüyü netleştirmeye çalıştım. İçimden “arkana bak” desem de, arkasından ona bakıp duruyordum!

Evet evet, nefisti!

Başında duran güneş gözlükleriyle orada duran bir bankın üstüne oturuverdi. Güneş gözlüklerini gölge yapan bir tenteye, bankı ise turuncu renklerin yoğun olduğu bir çiçek bahçesine dönüştürdü.

Sihirli olan burnu mu yoksa gözleri mi henüz görememiştim. Lakin bu derinlikte hissetmek için gözlerine bakıyor olmam gerekirdi.

Evet çok masalsı bir an yaşanıyordu. Yanına gitmek için bal kabağından fayton yapsam, turuncu bahçeye çok yakışırdım diye düşündüm.

O sahilde bulduğum şey, gerçekten turuncuydu!

Devam Edecek..

Mutlu Ereriş

Tags: erotik edebiyat
Mutlu Ereriş

Mutlu Ereriş

Tüm amacım ruhumu gezdirmek ve hayalimin peşinden gidiyorum! Mutlu ben hepiniz hoşgeldiniz!

Related Posts

Avrupa Seyahati
book

Avrupa Seyahati

Ağustos 22, 2023
122
Tepe
book

Tepe

Ağustos 22, 2023
148
Kafatası
book

Kafatası

Ağustos 22, 2023
125
Helios
book

Helios

Ağustos 22, 2023
206
Zamir
book

Zamir

Ağustos 22, 2023
89
Saksı
book

Saksı

Ağustos 22, 2023
69

Bulutlar

deneme (44) edebiyat (53) erotik edebiyat (12) ruhsal gelişim (74) şiir (37)
No Result
View All Result

Kategoriler

  • book
  • felsefe
  • müzik

Popular Yazılar

felsefe

bir kalabalık

Temmuz 11, 2025
Avrupa Seyahati
book

Avrupa Seyahati

Ağustos 22, 2023
Tepe
book

Tepe

Ağustos 22, 2023
Kafatası
book

Kafatası

Ağustos 22, 2023

Kopyalanamaz © 2018 WHEREISHUMAN. Ellerimle yaptım diyorum. Mutlu Ereriş

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
No Result
View All Result
  • human
  • book
  • felsefe
  • müzik
  • contact

Kopyalanamaz © 2018 WHEREISHUMAN - Ellerimle yaptım & diyorum. Mutlu Ereriş

This website uses cookies. By continuing to use this website you are giving consent to cookies being used. Visit our Privacy and Cookie Policy.