Kör köpek, konuşuyor!
Burnum çok keskindir.
Koklamam bile koparılmış çiçekleri.
Görmüyorum ben.
Sormuyorum.
Kulaklarım var, ama duymuyorum.
Dudaklarım var.
Öpücüğüm!
Parmak izi gibiler.
İki taneler.
Alt ve üst dudak.
Bir de tırnaklarım.
Kör köpek, konuşuyor!
Dişlerimi geçiriyorum, yalnızlığa.
Yalnız dişlerim geçiyor, oradan çünkü.
Fil gibi hayvanların da dişleri var.
İnsan isimli çalışmam, hep bu filolog arkadaşların.
Gelişine bir vursam, fileleri bile havalandırırım.
Kör köpek, kokluyor!
Lale lale bahçelerin, mor bir kaşkolu olurmuş.
Etrafta kısa etekleriyle dolaşan kadınlar var.
Upuzun etekleriyle.
Aslında hiçbirinin bacakları görünmüyor.
Yıllarca havladım.
Aferin oğlum dediler.
Artık konuşuyorum.
Tek hücreli bir hayvandım ben.
Kurtçuk oldum.
Kurt’tum, köpek oldum.
Aferin size, şimdi dinleyin bakalım!
Kapağı yoksa dökülür abi.
Sıcaksa dökülür.
Ağzına kadar doldurursan dökülür.
Her şeyin üçte biri dökülür.
Duvarın boyası dökülür.
Saçların dökülür.
Kör köpeğin dişleri dökülür.
Bu karanlıkta durmadan konuşuyorum
Eskiden uluyordum.
İçimi eskisi gibi dökemiyorum.
Bir de durmadan köpürüyorum.
ama önce aşık olmam gerekiyor.
Bir gün şair olucam,
ama bir derdim olması gerekiyor.
Bazen duygularımdan bahsetmek istemiyorum.
Bazen hiç konuşmak istemiyorum.
Bazen içime kapanıyorum.
Hiç birşey duymuyorum.
İlham insan’a öyle geliyormuş.
Ben pek inanmıyorum!
Ama buraya yazayım istedim.
Sessizliği bozan şeyler oluyor.
Herkesin yaprak dediğine,
ben dal parçası diyorum!
Kayısının çekirdeğine fıstık diyenler var.
O ağacın dalları,
bu kuşun bacaklarını dinlendiriyor, diyenler var!
Yorgun kuşlar koltukta oturmuyor, yani.
10.000 adım atıyorum, sağlığım için.
Sağlığınıza 3 kadeh içiyorum.
Ve, sadede geliyorum..
İnsanlar, köpekler kadar iyi göremiyorlar!
Kendinize güneş’i örnek alın!
Korkmayın batmaktan,
yeniden doğmaktan.
Toprak kadar bereketli olmaktan.
Size dostluk eden,
bu dünyaya gömüleceksiniz.
Ve sizden geriye,
sadece köpeklerin bulabileceği,
o koku kalacak!
Dost dediğiniz kör olur!
Bunu sakın ama sakın unutmayın..