Lanetli gözlerimi açar açmaz! Lanet bir yer altında! Kısaca söylecek olursak çıkmaz sokakları kırılmış! Boynunda kapkara bir çin şarkısı ve nota izleri taşıyan! İplemez rüzgarda, telgraf telleri gibi ıslık çalan! Şu hatun! Yanı başımda belirdi. Sustalı ilmiklerle düğümlenen eşi benzeri görülmemiş kanatları vardı! Fakat filmlerdeki kadar genç değildi! Şehvetle mahvetmeye kalktığımız, masum insanlara benziyordu!
Kısaca söyleyecek olursak, elimizdeki tüm olanakları kullanarak suç işlemeden önce yok ettiğimiz bir güzelliği vardı. İnsanlığa karşı görev edindiğimiz iradenin ham maddesi ile takas edilmişti sanki. Seçkin düş ve özlemleri var gibiydi. Tacirleri andıran harap olmuş kentlerde, toz içinde tedavi edeceğimiz bir şey olmaya müsait de olsa, ben orada öylece yatıyordum henüz.
Fakat birinin üzerinize doğru eğilmesi, güven verici bir şeydir, çoğu zaman! Eğer üzerinize gelenlerin sayısı arttı ise bu da güveneceğiniz tek bir kişi bile kalmamış demektir! Dolayısı ile o üzerime doğru eğildiğinde ben öylece yerde yatıyordum.
Çatalın ucunda kalmış! Donmuş! Bir an! Diyelim...
Pasifik
Öylece ağzıma doğru yaklaşıyordu ve bu geçitten geçebileceğimi hiç sanmıyordum! Fakat dudakları sımsıkı kapalıydı. Bilirsiniz. Sanki ilk yardım yapacak ta nefes aldığımdan emin gibi kapalı. Bazıları ölüme kazara gerçekleşmiş gözüyle bakmazlar. Hatta kızıl derili ve memeleri ortada olanların nazarında, her ölüm cinayettir.
Büyücüleri, katilin kim olduğunu hemen anlar Ve tepenizde rahatsızlık verici çıplak kadınların, çığlıkları guruldamaya başlar. Fakat bu kadın hiç te öyle değildi. Neredeyse katilin olay mahalline geri dönmesini sağlayacak kadar güzel kokuyor ve sanki ölmüş bedenimi geri getirecek kadar diri görünüyordu.
Havanın serinliğinden olacak biraz titriyordum! Herhangi bir nöbette karşılaştığım türden bir titreme değildi üstelik. Üzüldüm bir an. Çünkü üşüdüğümde ellerimi cebime sokar, ıslık çalmaya başlardım. Dolayısı ile bazen tüylerimi çok fazla hisseder, galiba kadınları çok iyi anlıyorum derdim. İşte bu kadın hayattan öyle iyi anlıyordu.
Pasifik
Bakışlarında ve nefesinde hayat olduğu, ciğerlerinde gökyüzü kadar hava barındırdığı, her halinden belliydi Üstelik orada öylece durmuş belki de üzerime yağmur yağdırmaya çalışan bu kadına! O an aşk! Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmese de aşık olmuştum.
Hareketsiz kalmak sadece bir kişi hareket ettiğinde çoğu zaman şansı ıskalamak kadar kötüdür. Ama o an, hayatında ilk kez bu anı yaşayan iki kişi olduğumuza, yemin edebilirim.
Cinsel organlardan bitkilerin türediği! Topyekün bedenler içinde devasa kabukluların yetiştiği! Bedenin kabuklarını ölüm gibi araladığı hareketsizlik.
Bir kanonun içinde pasifiğe tırmanıyordum!
Kıyılarına yaklaşıyordum!
Farz edelim ki! Eğildiği kadar!
Güvenli sahilinden, dudaklarına yayılıyordum!
Aşk hastalıkların tedavisinde suçu işleyeni adlandırır. Fakat hiç bir ölüme kazara gerçekleşmiş gözüyle bakamayız.
Yerde öylece hareketsiz kalsanız bile hayat karaya oturana dek hiç bir şey değişmeyecektir!
Çatalın ucunda kalmış! Donmuş! Bir an! Diyelim...

























Bu betimlemeler ancak bu kadar güzel yakışırdı bir yazıya bravo
çok teşekkür ederim 🙂 iyi ki rastlamışız o zaman!
Kesinlikle ?