Çivi şarkısı dinler misiniz?
Kahverengi bulutların, mavi toprağın olduğu bir yer! Kuşların sadece uçmadığı, yanmanın iftira olduğu bir yer! Adına cehennem dediğim, bu dört yol ağzı! Şimdi seçim zamanı! Yaşayan bir cehennem diliyorum!
Bu yüzden, çok akıllı bir adamın da zamanında dediği gibi: “Blues iyi bir adamın bir zamanlar birlikte olduğu …… kadını özlemesidir!“
Bir sürü yer… Bir çok şarkı… Bir dünya kadın… İyi günler… Kötü günler… Arkamdan söylenmesini istediğim tek şey: Çok iyi çalardı… Çok iyiydi… bundan ibarettir!
Küçük şeylere nişan aldım. Çok küçük şeylere! Bundan daha büyük bir hedefim olamaz! Bir sineği kanatlarından, hafifçe sıyırır, hafifçe havalandırırım. Vızıldamak ne kelime dostum! Adeta ıskalarım! Evet, toplayın onları, zira kıçımıza kaçacak değil ya! Elbet güneşin bu sonsuz ışığı bir gün sönecek ve yazık ki sonsuza kadar burada yaşayacaksınız!
“Çünkü müzik’te; “Blues kök’tür. Ve geriye kalan her şey onun meyvesidir!”
Bu yüzden her seferinde, çapayı daha derine yollamalısın dedim! Sonra, çivi şarkısı dinliyorduk! Güneş, mavinin rengini sulandırırken başını lanet toprağa gömüp. Açıkta kuruyan gövdeni bu dört yol ağzında bulandırarak, çamura dönmelisin dedim. Çamurlu sular gökyüzünde dalgalanırken, başını musluğa dayayıp. Gel ve beni al lanet olası demelisin! Üzgün başaklar bile sana boyun eğmezdi! Rüzgar bile sensiz esmeye razıydı! Tarlanın en güzel bacakları korkuluktaydı! Ama gel ve beni al lanet olası! Sana anlatacaklarım var demelisin! Ancak, artık sonuna geldik değil mi! Duvarı masaya yaklaştır bebeğim! Masanın bacaklarını kaldıracağım. Bilirsin!
Blues bebeğim, ayaklarını yerden kesmeli!
Görüyorsun “mavi” var olmayan şeylerin peşinden gidiyor. Sonra, kenarından tutuşturulmuş bir kağıt gibi! Dinliyor musun! Ve gitgide biraz daha kül oluyor! Bu hayatın ona bir şey veremediğine inanıyorum! Sorunlarının bundan kaynaklandığını düşünüyorum!
Sonra, çekici havaya kaldırıp çiviye öyle bir vurdu ki! Gözleri kısıldı! “yine de ona anlatmam gerekiyor.” Evet, galibiyet ya da yenilgi yoktur! Mutluluk ya da hüzün de, bütün bunları yaratanın aramızda olmaması gibi, Yaratılanlar da yoktur kısacası!
Bu yüzden hiç bir şeyin özü değiştirilemez ve bunu ona anlatmalıyız. Bunu anlaması gerek. Tek yapabileceği, her gün söz verdiği zamana ayak uydurmak olacak. Eğer arada ona hükmetmek isterse, gerçek sadece durumu daha karmaşık hale getirir ve bu hiç bir şeyi değiştirmez!
Sonra, başını hafifçe çevirdi ve gözleri kısıldı: “lanet olası adam ona yardım etmeliyiz diyorum ve sen bir ip alıp kendini asmasından söz ediyorsun!”
“Hayır, bu değil sözünü ettiğim” Etrafına baktığında göremediğin şeyler olması, duyduğun şeyler olacak demek değildir! Ancak, herkesin yorgunluktan kurtulmak için uydurduğu palavralar var Ve bu palavralara inanmak okyanusa çapa sallamak demektir!
Sonra, çekici tekrar savurdu ve iç geçirerek: “ben çocukken burada çakılacak tek bir çivi bile yoktu.” “ben çocukken yaşamın renkli olacağına inanıyordum.” Aralarındaki ilişkiyi fark edemediğim ve çabalarımın istekleri sonucu var olmaya çalıştığım bu dünyaya bende yanlışlıkla geldim. Mühim olan çiviyi tam yerine çakmaktı ve bunun olmaması artık imkansız!