Abazan ebediyet,
sebzelerin gölgesi üzerine eğilmiştir!
Atının boynuna elini silersin,
ve kemerleriyle seni dövmelerine rağmen,
işkencede sebep aramayan sen,
tuğla işçilerinin,
seni tuhaf insanlarla tanıştırmasına izin verirsin!
Dört nala birileri homurdanır bu arada,
bacakları yarı açıktır.
Sense, ilahi görevleri olan aşıklardan,
çok ama çok sıkılmışsındır.
‘Demek dünyayı kurtaracaksın.’ Dersin!
Ayakların kocaman ve üzerlerine basacaksın!
ve aldattığın bütün o insanlar seni kaldıracak! Öyle mi ?
Kimseye sunacak cevapların yoktur senin!
Sadece zaman öldürmeyi becerirsin!
Buruşup, yok olursun.
Yok olmaktan da korkarsın.
Bu oyunun içinde kaybolursun.
Seni de himayesi altına alır olanlar.
Bu kutsal kitaptan çıkma insanlardan çok sıkılırsın.
Kuduz gibi şimdi gözlerini istiyorum derler.
İş yapmak istemezsin,
aklına hiçlik pompalarsın,
kahkahaların ve köleliğin,
kafa kıyaklığının bir tehlikesi yoktur!
Samimi bir mısırlı,
deniz kuvvetlerine güle güle der!
Çölün ortasında okyanusun dibini böyle boylarsın!
Kim fark edilmek ister ki?
Kendi çıkarlarına inanan!
‘Hevesin canı cehenneme!’ Dersin.
Sustalıyla parmaklarını sayanın,
parmağı çok olur misali, dilim dilim doğrarsın varlığını!
Sen aslında ilahi görevleri olan aşıklardan,
çok ama çok sıkılmışsındır!
Dedik ya;
‘Ayakların kocamandır ve üzerine basarsın! Aldattığın bütün o insanlar seni kesin kaldırır’