_ Latif _
İnsanlar, çok uzun bir süredir ellerini yürümek için kullanmıyor. Lakin, çok daha uzun bir süredir, ellerini tutmak için kullanıyorlar. İnsanın hayvanlar dünyasındaki biricikliği bu türdeki araştırmalardan açıkça görülebilir. Biliyorsun, hayvanlarla akrabalığı su götürmez bir biçimde kanıtlandı. Yine de insanın biricikliğini en iyi şekilde davranış alanında değerlendirebiliriz. İnsanın var olduğu herhangi bir yerde, kültürü ne kadar basit olursa olsun aletleri, gereçleri, besin sağlamada kullandığı az çok karmaşık teknikleri, gelişi güzel iş bölümünü, bir sosyal ve politik örgütlenmeyi, dinsel inançlar ve ritüeller sistemini, bir konuşma dili aracılığıyla diğer insanlarla iletişim yeteneğini buluruz. Onun bütün bu kültürel nitelikleri diğer hayvanlar arasında yoktur. Antropologların kültür diye adlandırdıkları sürekli ilerleyen ve gelişen davranış modelleri yalnız insanoğluna özgüdür. Kültürel gelişimlerine göre inceleyelim diyorum, ben.
_Sema_
Biyoloji de insanı inceler. Örneğin, anatomi hem insanın kendi fizik yapısını hem de onun karşısında olan diğer hayvanların fizik yapısını inceler. Fizyoloji, embriyoloji ve diğer pek çok bilim de insan vücudunun çeşitli kısımlarının özel yönleriyle ilgilenmek zorundadırlar, insanın davranışı, aralarında psikoloji, sosyoloji ve tarihin de yer aldığı bilimler tarafından ele alınır. Bununla beraber, insanın yapabilecekleri ve yapamayacakları, onun biyolojik niteliklerinin izin verdiği ya da vermediği şeylerin derecesine bağlıdır. Köpek yüksek frekanslı ses dalgalarını çok iyi bir şekilde duyabilir, ama insan bunları duyamaz. Öte yandan, bir köpek yerden bir taşı alıp fırlatamaz ya da matematiksel oran pi ile ilgilenmez. Hangi hayvan daha gelişmiş? Hangi yönüyle? Bunların sebebi kültür olabilir mi?
_Erdal_
İnsanları sınıflandırmaya gerek yok bence, buna çok karşıyım! Sonuçta bütün bu enerjiden bir sürü sonuç çıkıyor olacak. İnsanla ilgili bilinen tüm o şeyleri olduğu gibi paylaşabiliriz.
_Leyla_
Katılıyorum. Sonuç olarak zaman tüm bu değişikliklerde en önemli faktör. Size göre, zaman içerisinde her canlı değişiyor. Ve insanın gelişmesi bir yana geriye gittiğini gösteren de birçok bulgumuz var. Uzay, Zaman ve Işık konu başlığı altında bu başkalaşımı gözler önüne sermemiz daha doğru olur, kanaatindeyim!
_?_
Bilime gönül vermiş insanlar böyleydi işte. Önce araştırılan varlığı sınıflara ayırıyorduk, sonra bu sınıflara başkan oluyorduk! Olaya çok karanlık bir tepeden diğer tepeleri aydınlatmak maksadıyla bakıyorduk. Büyüteç, Mikroskop, Teleskop ya da Hubble hiç fark etmez! Aydınlatmak istediğiniz yere bu araçları tutmanız gerekiyordu.
Defalarca bizi yanılttığına emin olduğumuz organa “Göz” denir. Ve görmek için kullandığımız bu gözler, aslında su altında görmek için tasarlanmıştır. Karaya çıktığımızdan beri görme duyumuzu yitirdiğimizi bu insanlarda biliyor olmalı.
Balinalar insanlardan çok daha gelişmiş bir solunum sistemine sahiptirler. Bir insanın ciğerleri 4 litre havayı içine alabiliyorken, bir balinanın ciğerleri 3000 litre havayı içine alabilir!
Köpeklerin kulakları insanlardan çok daha iyi duyduğuna göre, yaşamı bir de onların kulaklarından dinlemeyi denemeliyiz!
Temel konuları bile unutan bilim insanlarıyla çalışmak, sanki kötü bir fikirdi! Ama her zaman zihinsel antrenman yapma fırsatı bulamıyordum. En iyisi sessizce düşünmekti!
_Erdal_
Hey felsefeci, sen ne diyorsun peki?
_?_
Şimdilik hiçbir şey, düşünmeye devam etmek istiyorum!
En güzel rolü kapmış birisi:)
Ahahaha kim acaba? 🙂
Hiçbir kesinlik bildirmek zorunda olmayan, “acabalar” diyarının şanslı insanları…Ne tatlılar! En doğurgan, en merak edilesi, en deli! Fevkaledenin fevki ! İşini bilen yazar kendine biçtiği rolden belli oluyor 🙂 Tebrikler.
Keyif olsun. ? Öğrenmem gereken ders niteliğinde konuları genelde yazarım.. Çabuk öğreniyorum.. Ve öğretici oluyor.. Eğlenceli de.. ? Teşekkürler.