Size bir masal anlatmak istiyorum!
Bir varmış bir yokmuş! Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellal iken, pire berber iken. Ben annemin beşiğini, tıngır mıngır sallar iken. Ak sakal sarı sakal. Berber elinden yeni çıkmış. Kırpılmış yok sakal. Kasap olsam sallayamam satırı. Nalbant olsam nallayamam katırı. Hamam’a girsem sorarım hatırı. Ama nadan olan bilmez! Ahbap hatırı! Dereden geldim. Sandığa girdim. Bir de ne göreyim! Köşe de bir hanım oturuyor. Şöyle ettim, böyle ettim. Yüzüne baktım. Hanım yerinden kalktı. Çıktık birlikte yola. Ne sağa baktık, ne sola! Gide gide kaf dağının arkasına geldik ki! Ne ileri gidilir ne de geri! O zaman sana bir masal söyleyeyim. Gel beri yar gel beri! Yalancının mumlarını ilk akşamdan söndürelim! Yalancıyı muma döndürelim dedik!
Aldık kaldıracı elimize dünyayı bu yana devirdik!
Yapayalnız olan Tanrı BRAHMA çok ama çok sıkılmaktadır. Kendinden başka hiç bir şeyin var olmadığı aleminde. Bir oyun oynamaya karar verir. Fakat bu oyunun onunla oynayacak hiç kimse yoktur! Böylece güzel bir Tanrıça olan MAYA‘yı yaratır. Bütün amacı biraz eğlenmektir. MAYA var edildiğinde BRAHMA ona amacını söyler. Tamam der Tanrıça; -“Oyunların en güzelini oynayalım ama sana söylediklerimi yapacaksın.” BRAHMA kabul eder ve MAYA‘nın talimatıyla bütün evreni yaratır. Sonra sıra yeryüzündeki yaşama gelir. Hayvanlar, okyanuslar, her şey yaratılır.
MAYA; “-Yarattığın bu yanılsama dünyası ne kadar güzel” der. “-Şimdi de yarattıklarını takdir edebilecek kadar zeki bir hayvan yaratmanı istiyorum”. Böylece BRAHMA son olarak insanı yaratır. İşi bittiğinde MAYA‘ya oyunun ne zaman başlayacağını sorar. “-Hemen şimdi” diye yanıtlar Tanrıça. BRAHMA‘yı alır, binlerce küçücük parçaya ayırır. Her bir insanın içine bir parçasını koyar ve “-Oyun başlasın!” der. “-Ben sana kim olduğunu unutturacağım, sen de kendini bulmaya çalışacaksın!” MAYA düşü yaratır ve BRAHMA bugün hala kim olduğunu anımsamaya çalışır. BRAHMA orada, içinizde, MAYA ise, sizi kim olduğunuzu hatırlamaktan alıkoyuyor.
Düşten uyandığınızda yeniden BRAHMA haline gelir, kutsallığınızı geri istersiniz. İçinizdeki BRAHMA, “Pekala, ben uyandım; geri kalanıma ne olacak?” diye sorduğunda MAYA‘nın oyununu bilir. Gerçeği uyanacak olan başkalarıyla paylaşırsınız!
Onlar muradına eriyor mu bilmem! Fakat biz kerevetine çoktan çıktık!
MASAL DİP NOT!
Uyanmak, sizin dışınızdaki binlerce konuğun sarhoş olduğu bir partide olmak gibidir. Partideki tek ayık insan siz olursunuz. Günün birinde uyanıp duygusal yaralarınızın artık var olmadığını görmek gibidir. Duygusal bedeninizdeki bu yaralar olmadığında sınırlar ortadan kalkar! İnanç sisteminize göre değil, her şeyi olduğu gibi görmeye başlarsınız. Fakat düş görmeye devam edersiniz. Düş, bir zihin işlevi olduğu için düş görmeye engel olamazsınız. Ama artık bunun bir düş olduğunu bilirsiniz. Bunu bilerek düşten ya zevk alır ya da acı çekersiniz. Seçim sizindir.
Uyandığımız zaman herkesin sarhoş olduğu partinin tek ayık kişisi haline geldiğimizde, bizde bu yoldan geçmiş olduğumuz için insanlara şefkat duyar hale geliriz. Cehennemdekileri bile yargılamaya gerek duymayız. Biz de orada değil miydik? Bu uyanış yüreğindir. Her an mucizelerle dolar, çünkü yürektir mucizeleri yaratan. Yürek insan ruhuyla doğrudan bağlantılıdır. Yürek konuştuğunda, kafa karşı bile çıkacak olsa içinizde bir şey değişir; yüreğiniz başka bir yüreği açar, gerçek sevgi yaşanır olur. İki ayık insan daha çok eğlenir! Üç ayık insanla daha da iyi olur! Kendinizle başlayın. O zaman diğerleri de değişmeye başlayacak ve “bütün düş”, yani partideki herkes, uyanacaktır!
Gölgeyi yaratan ışık sizi takip ediyor!
Karanlığa yolculuk etmek bu yüzden harika fikir!
Güzel uykular dilerim!