İsteklerin ve arzuların köreldiği anlar vardır!
O emekli bir adam! Dedikleri anlar!
Artık ihtiyar bir kurt bile değilsinizdir.
Yaşadıklarını hatırla derler.
Sıcaklığı arar durursunuz.
Kemiklerinize işlemiş bir ağrı,
size yaşadıklarınızı anlatırken, uyuya kalırsınız!
Uyandığınızda üzerinizdeki kıyafet önceki gün gibidir.
Biz her zaman insan olmuştuk.
Ve belki de asla daha fazlası değil.
Bazen bunun nedenini bilmek yetmez.
Bazen bunun nedensiz olacağını da bilmek gerekir.
Mesela onun sizi neden sevdiğini bilmek istersiniz.
Sizi nedensiz sevdiğini görünce de ölmek.
Ve lanet balkonu yüzünüze yaklaştırıp.
Ve bir kaç nefes ciğerinize saplandığında.
Ve orada debelenen kuşları fark ettiğinizde.
Unuttuklarınızı sokağın sonuna dek kovaladığınız gibi.
Zihninizin yavaşça açıldığı caddeye, daldığınız gibi!
Tenekeden bozma bir arabanın çocukluğunuzu,
evinizi ve hatta sizi götürmesi gibi!
Direksiyonu her korktuğunuzda aniden kırmak gibi.
Bakmayla olacaksa tüm gözlerin onun gözleri olacağı gibi!
Parçalanır durursunuz.
Yüksek bir tepeye tırmanırsanız, gördükleriniz alçaktır!
Bir çukurun dibine yuvarlanırsanız, yüksekte bir tepe mutlaka vardır.
Ama şunu unutmayın herkes baktığını göremez.
Yükseklik ve alçaklık bakanın gözlerindedir.
Önceleri yürümesini bile bilmeyen zavallı bir bebeğin,
bir yerlerde birini beceren yetişkin bir erkeğe dönüşmesi,
kendi ayaklarıyla düştüğü çukurun onu becerdiği anlamına gelmez!
Bütün bunların gölgesinde kalmış bir kadın yüksekteki tepeye asla konulamaz.
Hatalarım ve günahlarım beni olmam gereken yere getirir.
Ya da sadece bakışlarım dersiniz.
Bazen bunun nedenini bilmek yetmez.
Bazen bunun nedensiz olacağını da bilmek gerekir.
Mesela onun sizi neden sevdiğini bilmek istersiniz.
Sizi nedensiz sevdiğini görünce de ölmek.
İhtiyarladık..
Avunmamı mı istiyorsun.. Yoksa katılıyor musun?