Ben aklı yerinde ama kafası karışık bir adamım, düzenli ama üzerinde fazla silgi kullanılmış, kırışık bir adam. Sizler de biliyor olmalısınız. 21 yy. filozofların sayısını her geçen gün arttırıyor. Ve mutlaka fark etmişsinizdir. Bilinçli insanların elleri kolları bağlı! Komik gerçi 18. yy’da kaleme alınmış eserlerin çoğunda anlatılır, yine de bugün yaşamadıkları için bu yazıyı 23. yy için kaleme almak istiyorum.
Bundan yıllar önce, ben daha küçük bir çocukken, babam anneme, henüz eziyet ediyorken yani. (Hiç aç kalmazdım – o zaman) Ütülü kıyafetler giyerdim. Harika zamanlardı, kıçımın üstünde, sırtımı yaslıyordum. Yine ellerim kollarım bağlı! Kadın hakları hakkında okuyor ve kendimce, direnişlerini destekliyordum. Akıl vermeler, kendine bunu yaptıramazsınlar gibi düşünsel fikirlerimi anneme durmadan heyecanla, bağırarak anlatıyordum. Başımı okşadığı için yapıyordum muhtemelen. Çünkü bilinçli insanlar duygusaldır! Annemde gülümsediği için doğru yoldayım sanmıştım. Neyse, hemen de 21 yy a geldik. Bok vardı çünkü, artık erkekler hakkında okuyor ve kendimizce direniyorduk.
Düşünce şeklimden biraz bahsetmem gerekirse. Babam ve annem sürekli yanımda olduğu için babaanne diye bir figür var sanıyordum. Din eğitimimi ondan aldığım için, annemle babam olduğunu, önce hayalimde canlandırıp, sonra kağıda yazıyordum. O zamanlar çocuktuk işte, şimdi büyüdük, ulan tek başıma kaldım!
Anladım ki, duygularım varmış, anladım ki ben, ne zaman doğru yolda olsam, beni kaderime yollarmış. Burası şiir gibi olsun istedim. O yüzden şimdi ağlıyorum. Bir cümleyle ifade etmek gerekirse, ben aklı yerinde ama kafası çok karışık bir adamım!
Ne oluyor biliyor musunuz? Sizin yazacaklarınızı, tee 18 yy da yazıyorlar. Bir de utanmadan, sen bugün okuyorsun! Hayır, onuda geçtim. İnsan o kadar geçmişe döner mi! Acıya bakar mısınız ya.
Duvar diye bir şey var. Hepiniz önünde dikilmişsinizdir. Kimisi arkasında! Duvarın tepesine tünemiş adam var. Duvarın dibine çömelmiş kadın. Çişi gelmiş insanlar var. Bir de duvar var. Arasından su sızmayan, çimen ve duvar.
Düşünce şeklimi anladıysanız eğer, düzenli ama üzerinde silgi kullanılmış, bu demek oluyor. Özlediğim şeyler var. 4 yaşında gördüğüm güneş, 18 yaşında, serap olduğunu fark etmem. Bugün ışığın gözlerimi alması, yarın kör olmam demek!
Kahverengi kazağımı, hiç kirlenmiyor diye yıkatmadım. Annem var ya annem, o kazağı hiç yıkamadı. Burası çok acıklı ya, o kazağı hala yıkamadım. Duvar gibiydi duvar. Hayatımda ki tüm kadınlara, o gözlen bakıyorum!
Garip olacak ama, bunları 18 yy da yazmışlar. Ben 23 yy da da okunsun istiyorum!
Küçük ama önemli not: Sevgili ve çok değerli okur! Yazıları beğeniyor ve takip ediyorsan. Senden bir ricam var. Lütfen okumalardan hemen sonra en az bir kez reklamlara dokun. Toplanan gelir hayvan dostlarıma gidecek. Çok teşekkürler.
Aldım kalbimin üzerine koydum. Taze göğe kaldırıp sonra bütün yönlere üfledim
Hurra
hurra
hurra
diye üç kez ünleyerek.
Şifa olsun uluer ?
Dünyaya alışan şiir yazamaz demiş bir usta. Yani, iyidir kafa karışıklığı, şair yapabilir adamı 🙂
Şair adam kulağa hoş geliyor. ?
Çok güzel, çok. ?
Senin gibi ?
“Çünkü bilinçli insanlar duygusaldır!”
“…ben aklı yerinde ama kafası çok karışık bir adamım!”
Kahverengi kazak!
Bende dokunduğu, yakalandığım cümleler; girdiğim dehliz de sana teşekkür ediyorum. Kalemine yüreğine sağlık, blog dostu! Sevgiler … ??
Şifa olsun. Çok teşekkür ederim. ?
Şimdi o kazağı okuyunca bir öpesim geldi seni sorma. ?
Hissettin dimi ?
“Aklı yerinde, kafası karışık” insan olmaya ne methiyeler düzesim var bilsen.
Bu yazıdan anladığım, senin kendini ve dünyayı sevdiğindir. Nereden anladın deme. Yazıyla da alakası yok belki, hissikablelvuku diyelim.
Hep sev, hep yaz.
Sevgiler.
Methiyeleri düz lütfen..
Minnettarım teşekkürler.. ?
Para ? putu Makam putu Şöhret putu çooook
Sevgiye barışa hak ve adalete kul köle olan sayısı artsa problemler çözülecek
?
Yazıyı sevdim çokca.?
Mutlu oldum ?